Bugüne kadar yaklaşık 100 bin kişinin tahliye edildiği bildirildi. Ülkelerin çoğunluğu, askeri tahliye operasyonlarını durdurduklarını duyurdu. ABD ise Salı gününe kadar, hatta "son dakikaya” kadar, tahliye edebilecekleri kadar çok insanı Afganistan'dan çıkarmaya çalışacaklarını açıkladı.

Havalimanı civarından bekleyen insanlarda bitkinlik ve öfke mevcut. Bebekleri, çocukları ile beraber havalimanının güvenliğinden sorumlu olan Amerikan askerlerine sesini duyurmaya çalışan kadınlar ve erkekler, ellerindeki belgeleri havaya sallayarak "bize yardım” edin diyorlar. Görgü tanıkları, havalimanındaki izlenimlerini "burada korkunç bir trajedi yaşanıyor” şeklinde iletiyorlar.

Almanya da tahliye operasyonlarına son veren ülkeler arasında. Merkel Hükümeti, Alman Ordusu'nun 500'ü Alman vatandaşı, 4 bini Afgan toplam 5 bin 347 kişiyi tahliye ettiğini açıkladı. Oysa Almanya'nın tahliye etmesi gereken Afganların sayısının 10 bin olduğu ve hala 300 Alman vatandaşının da ülkede olduğu belirtiliyor.

Gerçi Merkel, önceki gün yaptığı açıklamada Afganistan'dan tahliye edemediklerine "Sizleri unutmayacağız” sözleriyle seslenmiş, 31 Ağustos'tan sonra da tahliyeleri mümkün kılmak için Taliban ile görüşmelerin süreceğini kaydetmişti.

İMKANI KALMADIĞINI DÜŞÜNÜYOR

Ancak geride kalanlarda kırgınlık, Almanya'da onlarla yıllarca birlikte çalışanlarda ise kızgınlık hakim.

O ÜLKEDE ŞİDDETLİ DEPREM O ÜLKEDE ŞİDDETLİ DEPREM

Alman Ordusu bünyesinde yer alan "Afgan Yerel Personel için Yardım Ağı Derneği” Alman Hükümeti'ni eleştiriyor. Derneğin Başkanı Marcus Grotian, artık orduya destek olan Afganların ülkeden çıkartılması imkanı kalmadığı görüşünde.

Grotian, halen Afganistan'da tahliye edilmek için Kabil'de aileleriyle birlikte bekleyen en az 5 bin kişi bulunduğunu söyledi. Terör saldırısı ve Almanya'nın askeri tahliyelerini durdurması sonrasında tahliye edilmeyi bekleyenlerde artık  "büyük bir hayalkırıklığı, küskünlük ve umutsuzluk” olduğunu dile getiren Grotian, "Bu insanlar büyük tehlike altında” dedi.

Halk, terör uyarılarına rağmen ülkeden ayrılmak için havalimanına akın etmeye devam ediliyor. Terör saldırısından bir gün sonra havalimanına gidenlerden biri de Jamşad.

"DAHA FAZLA SALDIRI OLMASINDAN KORKUYORUM”

Jamşad, neden terör tehlikesine rağmen eşi ve üç çocuğuyla havalimanına gittiğini, "Patlamadan sonra ülkeden ayrılmayı denemem gerektiğini düşündüm, kanımca artık gitme zamanı geldi. Çünkü daha fazla saldırılar olmasından korkuyorum” sözleriyle aktarıyor.

Uçakla ülkeden ayrılamayan pek çok insan, komşu ülkelere kaçmaya çalışacağı belirtiliyor. Birleşmiş Milletler Göç Kuruluşu en kötü senaryonun gerçekleşmesi halinde, Afganistan'dan en az yarım milyon kişinin ülke dışına kaçabileceği endişesini gündeme taşıdı.

TÜRKİYE'NİN ISRARI

Taliban, Batılı ülkelerin tahliye etmek istedikleri Afganların 31 Ağustos'tan sonra da, gerekli belgelere sahip olmaları halinde sivil, ticari uçuşlarla seyahat edebilecekleri güvencesini verdi. Ancak herhangi bir havayolu şirketinin Taliban'ın kontrolü altındaki bir havalimanından uçuş gerçekleştirmesi en azından şimdilik bir hayli zor görünüyor. Türkiye, Almanya ve ABD gibi ülkelerle Taliban arasında Kabil havalimanın işletilmesine dönük görüşmelerin nasıl sonuçlanacağı da merak ediliyor.

Ancak Afganların gelecekleri ile ilgili büyük bir karamsarlık yaşadıkları, Batılı ülkelerin çekilmesinden ve yıllarca onlara hizmet ve destek vermiş olmalarına rağmen geride bırakılıyor olmaktan ötürü büyük bir hayal kırıklığı yaşadıkları bir gerçek.

KÖYÜNE DÖNMEYE KARAR VERDİ

15 Ağustos'ta Taliban'ın ülkede kontrolü devralmasıyla birlikte özellikle kadınlar için karanlık bir dönemin kapıları yeniden aralanmış görünüyor.

Bu kadınlardan biri öğretmen olan Şirin Tabrik. Beş gün aralıksız olarak Kabil havalimanında bir uçağa binebilme umuduyla bekleyen Tabrik, kendisini aşağılanmış hissettiğini, kızgın olduğunu ve bu nedenle de ülkenin kuzeyindeki köyüne dönmeye karar verdiğini anlatıyor.

43 yaşındaki Tabrik, Batılı ülkelere öfkeli, ABD'ye kızgın, "Bize yaşattıkları ağır bir hakaret, bize çöp, atık gibi davranılmasına izin vermektense, yeni rejimin altında yaşarım” diyor. Kendisine köyünde yeni bir hayat kuracağını anlatan Tebrik, "Amerikalıların hepsi gidebilir ve bir daha onları asla ülkemde görmeyeceğimi umut ederim” sözleriyle de öfkesini dile getiriyor.

"EVİNE DÖNMEYİ TERCİH EDİYOR"

Ebe olan Şagufta Dastaggir de kaçmayı denemiş ve başaramamış. İngilizce ve Almanca bilen, bir Alman sivil toplum kuruluşu için çalıştığını dile getiren Dastaggir, Batılı ülkeleri Afganistan halkına verilen sözleri tutmamakla eleştirirken, artık onlara güvenini kaybettiğini ve evine dönmeyi tercih ettiğini dile getiriyor.

Taliban her ne kadar kadınların çalışma hakkına saygı gösterileceğini söylemiş olsa da bunun ancak Şeriat'a uygun olmasıyla mümkün olacağını duyurdu. Bunun ne anlama geleceğini ise bilinmiyor.

Kaynak: DW