Cumartesi günü birçok isim Göcek'teki koylar için gerçekleştirilen ihalelerin durdurulması için toplanmış ve tepkilerini dile getirmişti. Olayın ardından bugün Yeniçağ yazarı Murat Ağırel de tepkisini köşe yazısında dile getirdi.
Yazısına "Fethiye, Göcek, Dalaman, Bodrum bölgelerinden ne isteniyor anlayamıyorum bir türlü? Neden kamu yararı gözetilen(!) proje kararları, kamu ve kamu yararını gözeten Sivil Toplum Kuruluşları ile birlikte planlanmaz?" ifadeleriyle başlayan Ağırel, yazısında 15 Mart 2022 tarihinde gerçekleştirilen ihaleye yönelik edindiği bilgilere yer verdi.
"İhaleyi alan Bölünmez Madencilik firmasının sahibine ulaşan ve sorularını ileten Ağırel'in konuya ilişkin ifadeleri şu şekilde:
İhale 4734 Sayılı İhale Kanunu'na göre değil, 2886 Sayılı Devlet İhale Kanunu'nun 51/g maddesine göre gerçekleştirilmiş.
7 Mart'ta ilan edilip 15 Mart'ta ihale edilmesini gerektirecek aciliyet nedir bilinmez. İhaleye katılanlar bölgenin neresi olduğu hakkında kısa sürede nasıl bilgi sahibi oldular, nasıl fizibilite ve maliyet çalışması yaptılar, nasıl dosya hazırladılar şaşılacak bir durum.
İhalenin muhammen bedeli 1.5 milyon TL olarak belirlenmiş.
İhaleyi ise yapılan pazarlıklar neticesinde 12 milyon 500 bin TL bedel ile "Bölünmez Madencilik" adlı bir firma kazanmış.
Firma sahibi Süleyman Bölünmez…
Konu hakkında Bakan Yardımcısına ulaştım. Konu ile ilgili soruları sordum. Araştırıp bilgi vereceklerini ilettiler. Yazı yayına girene kadar elime bir bilgi gelmedi. Gelirse aktarırım.
İhaleyi alan firma sahibine de ulaştım.
Firma sahibi daha önce Mardin'den bağımsız milletvekili olmuş ardından AKP Mardin Milletvekili adayı oldu. Kızı şu anda AKP milletvekili olarak görev yapıyor.
Sayın Süleyman Bölünmez'e bu ihaleyi ve itirazları, imar planlarına aykırılıklar ile ilgili iddiaları sordum, cevapladı.
Cuma günü ihale olduğunu öğrenip Pazartesi günü 12 milyonluk ihaleye katılmasına ilişkin Süleyman Bölünmez, bir arkadaşının haber vermesiyle ihaleye girdiğini belirtti. İhaleye MUÇEV gibi 20'den fazla firmanın katıldığını pazarlık usulüyle en fazla teklifi kendisinin verdiğini söyledi.
Mapa inşaatının ve çevrecilerin iddia ettiği 400 tane fazladan mapa yapımının çevreye zarar verip vermeyeceği ile ilgili ise Bölünmez, "Oraya tekneler sürekli devamlı gidip demir atıyor. Böylelikle denizin dibini tarıyorlar. Aslında geç kalınmış bir karar. Kendimizin teknesi olduğu için kendimizi de katalım, bedavacı zenginler 15-20 gün gidiyor oraya, kalıyorlar hiç kimseye bir faydası yok. Devlet buradan bir para alacak, denize atık atılıp atılmadığı kontrol edilecek" dedi.
Hakkındaki geçmiş yıllarda ortaya atılan 100 milyon liralık akaryakıt kaçakçılığı iddialarına rağmen ihaleyi kazanmasına karşı gösterilen tepkilere de yanıt veren Süleyman Bölünmez, "Benim alnım açık olmasa bu işlere girmem. Benzin istasyonlarımı da çok öncesinde Demirören'e devrettim. Kızım milletvekili. Mardin'de sayılan bir siyasetçiyim. Bana zarar getireceğini bileceğim öyle bir işe niye gireyim?" dedi.
Bahse konu firmanın bu işi yapacak yeterliliğe sahip olup olmadığını sorduğumda ise "İhaleyi kazanmış olduğu firmasını bir yıl önce kurduğunu, daha önce bu sektörde iş yapmadığını, ama çok zor bir iş olmadığını, marina işletenlerin tecrübesi mi vardı" diye yanıtladı.
Ayrıca kendisine teknik şartnameye göre şamandıraların rezervasyonu, mobil uygulama ve internet üzerinden online olarak yapılacak, önceden yer ayırtan tekne sahibi öncelikli olacak. Bu durum, lüks motoryat sahiplerinin belki bir yıl öncesinden istediği şamandırayı rezerve edip kapatması ve artık bu koyların bir nevi marina gibi işletilmesine sebep olacağını hatırlattım.
Çünkü doğal olarak, sadece ticari tekneler değil, amatör denizciler için de kendi tekneleriyle yanaşacak koy bulmak imkânsız hale gelecek diye endişelerin olduğunu ilettim.
Verdiği yanıt şöyle oldu: "Evet bu doğru. İhale daha yeni yapıldı. İşleyiş sürecinde bir çözüm yolu bulunur."
Sonuç olarak tüm taraflara sorarak savunmaları aktardım. Tüm süreci takip edeceğim. İhale ve planlar yargıya taşındı bile.
Ne olacağını ben de merak ediyorum, ancak güzelim koyları halkın kullanımına fiili olarak kapatmak kabul edilemez…"