Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “PKK’nın kara propagandasına nefes olan milletvekillerinin Gazi Meclisin çatısı altında olmaları hepimiz adına yıkımdır. Bu bölücü serserilerin, derhal TBMM’den atılarak mahkemeye çıkarılması şarttır, namus borcudur. Onların öğrencisi olmakla övünenlerin de hesabı sorulmalıdır. Türk Tabipleri Birliği’nin kapatılması, başkanının da bedel ödemesi haktır, hukuktur, devlet ve millet onurunun ertelenemez sorumluluğudur” dedi.
"2023'e Doğru: Aday Belli, Karar Net" temalı açık hava toplantıları çerçevesinde MHP’li tek büyükşehir belediyesi olan Manisa’ya gelen MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Cumhuriyet Meydanı’nda vatandaşlara seslendi. Meydana giden güzergahta yoğun kalabalığın karşıladığı Bahçeli’ye, tarihte kurulan 16 Türk devletinin bayraklarını taşıyan gençler ile atlı ekip eşlik etti. Kendisini bekleyen vatandaşları aracından selamlayan Bahçeli, daha sonra açık hava toplantısının gerçekleştirileceği alana geldi. Burada vatandaşlara seslenen Bahçeli, “Biz Türkiye’yi çok seviyoruz. Taş taşa değmeyince duvar olmayacağını, birlik ve kardeşlik olmayınca dirlik olmayacağını idrak ve ifade ediyoruz. Yıkılmamızı gözleyenler var, dikkat ediniz. Birbirimizi girmemizi düşleyenler var uyanık olunuz. Türkiye’miz üzerinde emeli ve gözü olanlar var, tetikte durunuz. Ancak bizim de Manisa’mız, Aydın’ımız, Denizi’miz, Muğla’mız, Uşak’ımız var; büyük bir milletimiz dünya üzerinde bir yıldız gibi parlayan kocaman bir ülkemiz var. Korkakların üzerine yürüyoruz. 7 düvelin üzerine gidiyoruz. Biz yürüdükçe siniyorlar. Biz direndikçe siliniyorlar. Teslim olmayacağız, taviz vermeyeceğiz. Tehir etmeyeceğiz. Millet diyeceğiz, vatan diyeceğiz. Al bayrağın altında hep beraber toplanıp bağımsızlığımıza asla gölge düşürmeyeceğiz. 2023 yılı muazzez bir fırsattır. 2023 yılı Türk tarihin dönüm noktalarından birisidir. 2023, Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. yıl dönümüdür. Aynı zamanda hem cumhurbaşkanı hem de 28. Dönem milletvekilliği genel seçimlerinin yapılacağı sandık ve demokrasi yılıdır. Türkiye’ye tuzak kuranlar 2023’te alt edilecektir. Cumhurbaşkanı adayı bulabilmek için icazet yarışına girenler gelsinler Manisa’ya baksınlar da muhteşem coşkuyu görsünler. Koştura koştura Amerika Birleşik Devletleri’nde soluğu alan işbirlikçilerin yüreği yetiyorsa şu imrenilecek heyecan dalgasına kulak versinler. Türkiye’de bulamadıklarını yabancı ülkelerde arayanlar, terör örgütüne destek, bölücülüğü payanda olanlar, ekmeğini yediği, suyunu içtiği, havasını soluduğu vatanını gittikleri ülkelerde şikayet edenler çok iyi bilsinler ki bizim adayımız belli kararımız nettir Cumhurbaşkanı adayımız da Sayın Recep Tayyip Erdoğan’dır. Hedefimiz Erdoğan’ın açık ara farkla yeniden cumhurbaşkanı seçilmesidir. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde milletvekili sayısı ve siyasal destek itibariyle çok güçlü bir Milliyetçi Hareket Partisi grubunun ve Cumhur İttifakı’nın tecessüm ve tecelli etmesidir. 2023 seçimleri Türkiye’nin kaderini tayin edecektir. Ya geleceğimiz zillete düşüp heba ve heder olacaktır ya da cumhurun cesaret ve dirayetiyle bütün korkuluklar yıkılacak bütün oyunlar bozulacaktır. Ya ‘Yurdum’ diyeceğiz, ya da yokluğa mahkum olacağız. Ya istiklal ve istikbal haklarımızdan vazgeçecek ya da bu haklarımızı sonsuza kadar var olmanın yol haritasını belirleyeceğiz. Mandacılara, mayası ve meşrebi zehirli olanlara ya boyun eğeceğiz ya da lider ülke Türkiye’nin kapısını aralayacağız. Artık başka çare ve başka seçenek kalmamıştır” dedi.
“Birisi geliyor, birisi gidiyor, adeta okyanus ötesinde nöbete giriyorlar”
Sözlerine Millet İttifakı’nı ve Kılıçdaroğlu’nun ABD ziyaretini eleştirerek devam eden Bahçeli, “Zillet ittifakının Türkiye lehine tek bir sözünü duyan yoktur. Bu ittifakın ne makul bir hedefinden ne de akla yatkın bir projesinden bahsetmek mümkün değildir. Tek bildikleri aldatmadır, yalandır, talandır. Kimi Cumhurbaşkanı adayı yapacakları belirsizdir. Seçim takvimi belli olunca adaylarını da açıklayacaklarmış. Bir buçuk yıldır adayın kim olacağını tartışılıyor ama ortada aday yoktur. Medya bu dipsiz ve sonuçsuz tartışmaya planlı bir oyun çerçevesinde ortam açıyor. Üstelik başarısız, basiretsiz, kifayetsiz, yetersiz, dahası hiçbir siyasi hikayesi veya müktesebatı olamayan isimlerle Sayın Erdoğan kıyaslanıyor, onunla bir tutuluyor. Kılıçdaroğlu meydan okuyor, ancak hala adayım diyemiyor, buna dili varmıyor. Malum belediye başkanlarını Sayın Erdoğan’la devamlı eş tutup ona rakip olarak gösteriyorlar. Bu bir FETÖ yöntemidir, yenemiyorsan yıprat taktiğidir. Ne var ki henüz dış güçlerden bir aday ismi, bununla ilgili izin ve yetki belgesi alamadıklarını söyleyemiyorlar. Zillet partilerinin peş peşe ABD’nin yolunu aşındırmaları boşuna değildir. Birisi geliyor, birisi gidiyor, adeta okyanus ötesinde nöbete giriyorlar. CHP Genel Başkanı Amerika’daki bir benzinlikte 8 saat hamburger yediğini ifade ederek şaibeli diyaloglarını örtbas etmeye kalkıyor. Hemen ardından ABD’ye koşan İP heyetinden birisi de ‘Biz ABD’ye hamburger yemeye gelmedik’ diyerek Kılıçdaroğlu’nu boşluğa düşürüyor, dalga geçiyor, nazire yapıyor. Bizi ilgilendiren ne yedikleri, nasıl yemlendikleri, hangi benzinlikte gezdikleri, nerede düşüp kalktıkları değil, hangi gizli pazarlıklara alet olduklarıdır. İktidar ruhsatını ABD’de almak için kuyruğa girenleri Türk milleti sandığın başında bekleyecektir. Cumhurbaşkanı adayının kim olacağı hususunda talimat ve tembihat sırasına giren, bunu da hamburger, benzinlik ve festival bahanesiyle maskeleyen zillet ittifakının foyasını ortaya çıkaracak, çalımını bozacak, eğilmiş boyunlarının hesabını soracak büyük Türk milletidir. Türkiye’de iktidarın yolu yabancı başkentlerden geçmez, geçemez. Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Milletin üstünde bir güç ve kudretten de bahsedilemez. Zillet ittifakının siyaseti sömürgeleşmiş bir siyasettir. Zillet ittifakının siyaseti teslimiyetçiliğin lobi faaliyetidir. Bunlardan hayır gelmez. Çünkü zilletin sonu yoktur. Çünkü zilletin sonucu yoktur. Kılıçdaroğlu ne yapsa nafiledir; İP’çiler, Deva’cılar, Serokçular, oncular buncular, bilumum sol ve bölücü mihraklar neyle uğraşsa beyhudedir, Türk milletini geçemezler, Türkiye’yi yenemezler, Manisa’ya kast edemezler. Yemeni allıydı, dört yanı telliydi, bunların öyle olacağı ta başından belliydi. Akı kürekle atıp, karayı dirhemle satanlara milletimizin sırtı dönüktür. Zillet ittifakının yapacağı tek şey handa yiyip, kumda oynamak, sonra da çöp olmaktır” dedi.
“Başbakanların görev süreleri marulun bozulma süresiyle mukayese edilmektedir”
İngiltere’den Hollanda’ya, Almanya’dan Belçika’ya, Bulgaristan’dan Çekya’ya Parlamenter Sistem kaynaklı krizler yaşandığını ifade eden Bahçeli, konuşmasına şöyle devam etti: “İngiltere’de neredeyse haftada bir Başbakan değişmektedir. Şu trajikomik duruma bakınız ki, bu ülkede başbakanların görev süreleri marulun bozulma süresiyle mukayese edilmektedir. Hükümetler yıkılıp siyasi anlaşmazlıklar derinleşmektedir. Türkiye’de ise Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’yle siyasi istikrar hamd olsun kurumsallaşmıştır. Türkiye ağyarını mani efradını cami yeni yönetim sistemiyle dünyaya örnek teşkil etmiştir. Koalisyonlar devri kapanmıştır, fakat zillet ittifakı tekrar bu solmuş ve sararmış sayfayı açmanın peşindedir. Hükümet buhranları bitmiştir, fakat zillet ittifakı bir kez daha söz konusu buhran dönemlerini yeşertmenin gayretindedir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin birinci dönemi gıpta edilecek kadar başarılıdır. Bunu göremiyorlar, görseler bile itiraf edemiyorlar. Çevremiz siyasi istikrasızlıklara mahkum olmuşken, Türkiye huzur ve istikrar adası gibi sivrilmiş, yeni yönetim sistemiyle ekonomiden diplomasiye, spordan sanata, sağlıktan kültüre, terörle mücadeleden egemenlik çıkarlarımızı müdafaaya kadar her alanda göz doldurmuş, göğüs kabartmıştır. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin başarısı yarım kalmamalıdır. Bu başarı sekteye uğramamalıdır. Nitekim bu başarı yeni başarılarla eklemlenmeli, yepyeni atılımlarla parlak bir geleceği imar ve ihya etmelidir.
2023 yılıyla birlikte Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin ikinci dönemine geçilmiş olacaktır. Bu yeni sistem, ertelenemez milli ihtiyacın ve beka hassasiyetinin ortak akılla birleşmesinden doğmuş ve doğrulmuştur. 6+1 formatlı masanın kuru gürültüsü tamamıyla Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne muhalefet üzerine bina edilmiştir. Yani etki-tepki üzerine şekillenmiş reaksiyoner bir sistem teklifi karşımızdadır. Zillet ittifakı şuursuzdur, derin bir gaflet çukurundadır. Köprünün altından çok sular akmıştır. Züğürt bezirgân eski defterleri karıştırırmış. Boşuna söylenmemiştir: 'Gayretin kurusu yalnızca çarık eskitirmiş' Zillet ittifakı, milletimizin beklentilerini, dünyanın yeni eğilimlerini, devletimizin yüksek hedeflerini, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne niye gerek duyulduğunu anlamaktan, algılamaktan, analiz etmekten mahrumdur. Sayın Kılıçdaroğlu, sen rahat ol, ağılda oğlak doğsa dere boyunda otu biter. Ekmeğini kendi yapan yükünü de kendi kaldırır. Eğer bu sözlerimden bir şey anlamadıysan, kafan almadıysa, demek istediğim şudur: Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni Türk milleti kurmuş ve kabul etmiştir. Koruyup geleceğe imanla ve meşru bir iradeyle taşıyacak olan da Türk milletidir. Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’in gerçek ismi, güçlendirilmiş kaos ve kargaşa çıkarma sistemidir, güçsüzleştirilmiş Türkiye’ye çağrıdır. Kılıçdaroğlu istikrarsız hükümet dönemlerine geri dönmek istiyor. Türkiye’nin ayağından çekiştirmeyi düşünüyor. Krizler olsun, hükümetler düşsün, koalisyon pazarlıklarında kavga gürültü olsun hesabı yapıyor. Türkiye’nin yerinde saymasını, dahası geriye sarmasını projelendiriyor. Sayın Kılıçdaroğlu geçti Bor’un pazarı, haydi sür eşeğini Kandil’e. Bitti o sıkıntılı günler, geride kaldı kurulamayan hükümetler dönemi. Artık Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi Türkiye’nin yönetim hayatına hâkimdir, Cumhur İttifakı da Türk milletinin hadimidir"
"PKK’nın namussuz iftirasına önce CHP’li bir milletvekilinden destek gelmiştir"
Türk Silahlı Kuvvetleri'nin terör örgüt PKK operasyonlarında kimyasal silah kullandığına yönelik iddialar hakkında da konuşan Bahçeli, "Geçtiğimiz günlerde Türk Silahlı Kuvvetlerine şerefsiz bir iftira atılmıştır. Kahramanlarımız Pençe-Kilit Harekatı’yla girilemez denilen yerlere girince, Zap kontrol altına alınınca terör örgütü PKK, Türk askerinin kimyasal silah kullandığını alçakça tedavüle sokmuştur. Biliyoruz ki, her hain korkaktır, yalancıdır, hainden dürüstlük de beklenmeyecektir. Hain, her fırsatta hainliğini ve hayasızlığını gösterecektir. Terör örgütünün son çırpınışları vahim yalanlarla örtülmek istenmektedir. PKK’nın namussuz iftirasına önce CHP’li bir milletvekilinden destek gelmiştir. Ardından HDP’li bir milletvekili Türkiye’yi soykırım yapmakla suçlamıştır. Hemen akabinde Türk Tabipleri Birliği Başkanı PKK’nın safına girmiş ve aynen demiştir ki: 'Belli ki, sinir sistemini tutan toksik-zehirli kimyasal gazlardan biri kullanılmış durumda' Sonra tepkiler çığ gibi yükselince 'Öyle bir şey demedim ki ben' sözleriyle kıvırmış, çark etmiştir. Öncelikle şunu ifade etmeliyim ki, bölücü terör örgütü PKK’nın iftirasına sarılıp şerefli Türk askerini suçlayan kim varsa teröristtir, şerefsizdir, haindir, suçludur, dökülen şehit kanlarının vebali onların üstündedir. Türkiye’ye soykırımcı diyen bir milletvekili müsveddesinin TBMM’de yeri olamaz, PKK’nın kara propagandasına nefes olan milletvekillerinin gazi meclisin çatısı altında olmaları hepimiz adına yıkımdır. Bu bölücü serserilerin, derhal TBMM’den atılarak mahkemeye çıkarılması şarttır, namus borcudur. Onların öğrencisi olmakla övünenlerin de hesabı sorulmalıdır. Türk Tabipleri Birliği’nin kapatılması, başkanının da bedel ödemesi haktır, hukuktur, devlet ve millet onurunun ertelenemez sorumluluğudur. Bunlara diyoruz ki, haram olsun, şart olsun, yaptıklarınız boğazınıza koca bir dert olsun. Yurt içinde ve yurt dışında teröristlerle kahramanca mücadele edilirken dibimize kadar yanaşmış teröristlere tahammül edemeyiz, sabır gösteremeyiz, bunların provokasyonlarını alttan alamayız. İp inceldiği yerden kopar. Teröriste merhamet vatana ihanettir. Zulme sessizlik mazluma hakarettir. Biz, Türkiye’nin, Türk milletinin, şerefli Türk askerinin tarafıyız. Caniye, eşkıyaya, bölücüye, demokrasi ve özgürlük kamuflajına bürünmüş düşman beslemelerine sonuna kadar karşıyız. Biz hakkın, halkın, hakikatin tarafıyız. Biz şehidin, gazinin, ciğeri yanmış anaların, dul gelinlerin, yetim yavruların tarafıyız. Biz, zemheride darıldığına Ağustosta su vermeyen tarafız. Biz, alma garibin bedduasını, çekersin ahını diyen tarafız. Biz, istiklalimizi can pahasına koruyacak tarafız. Biz Milliyetçi Hareket Partisi’yiz. Onların çağrısı kavgaya ve karanlığa, bizim çağrımız aydınlığa ve kardeşliğedir. Onların çağrısı kargaşaya ve karışıklığa, bizim çağrımız birliğe, dirliğe ve hep birlikte Türkiye olmaya çağrıdır. Onlar laftan anlamaz, onlar insanlıktan geçer not alamaz, nihayetinde arsız adama söz neylesin, kokmuş ete buz neylesin der geçeriz ve de Türk milletini huzura davet ederiz. Çağrımız büyük Türkiye’yedir. Çağrımız tam bağımsız lider ülke Türkiye’de kucaklaşmayadır" dedi.