10 Kasım 1938'de Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal'in aramızdan ayrılışına ilişkin, Abdurrahman Arıkan basın bildirisi yayınladı.

Açıklamada şu ifadelere yer verildi,

"Her millet için tarihin sakladığı dönüm noktaları vardır elbette. 1881 yılında Osmanlı'nın Balkan toprakları, tarihin işleyişine yön verecek ve asırlarca yapmış olduğu işlerle anılacak bir doğuma şahitlik etmişti. Selanikte doğan Mustafa, ilerleyen zamanlarda Matematik öğretmeni tarafından " Kemal" ismini de alır. Eğitim hayatında oldukça başarılı bir dönem geçirmiştir. Mustafa Kemal, seri düşünebilen ve aniden karar verebilen bir kişiliğe sahipti. Aldığı kararların isabetli oluşu da kısa sürede öğretmenleri ve arkadaşları tarafından taktir toplamıştır. Hep asker olmayı ve ülkesine hizmet sunmayı arzu eden Mustafa Kemal, Osmanlı'nın geçmiş olduğu zorlu süreçte de askeri anlamda ciddi başarılar göstermiştir." dedi.

Arıkan, "Farklı cepheler de verilen mücadelelerin neticesinde Mustafa Kemal, Osmanlı Devleti'nin bir paşası olmuş ve siyaset arenasında da boy göstermeye başlamıştır. İngilizler başta olmak üzere İtilaf devletlerinin ülkemizi işgali sırasında Sultan Vahdettin, Mustafa Kemal'i huzura çağırır ve Milli Mücadele'yi başlatması için görevlendirir. Mustafa Kemal, Osmanlı'nın kalkışmada olduğu anlaşılmasın diye rütbelerini söker ve kendisine hibe edilen 40.000 altın ile birlikte Bandırma'dan Samsun'a doğru yola çıkar. Her ne kadar tarih kitaplarında bu kıssa anlatılmasa da, son zamanlarda ortaya çıkan belgeler tarihçilerimiz tarafından kabul görmüştür. Son derece bağımsızlığına düşkün olan Aziz Türk milleti, topyekün bir mücadele için karar kılmıştı. Fakat bunun için ufacık bir kıvılcım şarttı. Mustafa Kemal düzenlemiş olduğu kongreler ve kurduğu teşkilatlanma ile halk arasında kolay iletişim kuruyor, Milli Mücadele için Andolu halkını örgütlüyordu. Tarih, emperyalizmin hep faşist ve sömürü sistemine şahitlik etmiştir. İtilaf devletleri gittikleri ülkeleri işgal ediyor, önce ekonomik zenginliklerini ellerinden alıyor, sonra kademeli olarak dillerini, dinlerini, kültürlerini kendilerine benzetiyordu. Sonunda da bu zulme uğrayan ülkeler hiçbirşey olmamış gibi, emperyal devletlere hayran kalıyor, onlar gibi yaşamaya başlıyorlardı. Başta İngiltere olmak üzere diğer emperyalist devletler bu politikalarını başarılı bir şekilde uyguluyor, kendi ülkelerine zenginlik katıyorlardı. Sömürü altına aldıkları ülkeleri fakirleştiriyor, güçlü erkekleri köle olarak kendi ülkelerine götürüp, karın tokluğuna çalıştırıyorlardı. Ardında bıraktıkları ülkelerin başına kendi seçtikleri birisini getiriyorlar, tarih kitaplarında ise kendilerinden, "aydın ve medeni" olarak bahsediyorlardı. Yaşanan soykırım ve sömürünün üstünü örtüp, halkın kendilerine hayran kalması sağlanıyordu. Böylelikle isyan ihtimali de ortadan kalkıyordu. Şimdi ise bu emperyalist güçler "İtilaf Devletleri" adıyla bir araya gelmiş, Osmanlı topraklarını masada paylaşmışlardı. Osmanlı halkı asırlarca Türk, Kürt, Arap, Ermeni, Rum, Gürcü ve sayamadığımız onlarca millet ile bir yaşamasını bilmişti. Kimsenin dini inanışına karışılmıyor, herkes kendi dilini özgürce konuşabiliyordu. Kültürel anlamda çok renkli bir yapıya sahip olan Osmanlı, hiçbir zaman azınlık olan tebasını ötekileştirmemiş, Türk milletinden ayrı tutmamıştır. Hatta öyle ki zaman zaman devlet dairelerinde kritik görevler vererek ne kadar güvendiğini göstermiştir. Esasen Osmanlı tek bir millet, tek bir devlet, tek bir bayraktı. Halk bunu benimsemişti. Şimdi İtilaf Devletleri'nin sömürüsüne göz yumar mıydı? Mustafa Kemal'in, Milli Mücadeleyi başlatmasıyla halk topyekün bir olmuştu. Kendi imkanları doğrultusunda elinde ki son lokmayı, son kurşunu, son parayı düşünmeden orduya teslim etmişti. Üstelik Pakistan'dan, Bosna Hersek'e kadar bütün Müslüman topluluğu, maddi ve manevi desteklerini de eksik etmemiştir. Çünkü Osmanlı son kaleydi. Hilafetin merkeziydi. Düşerse onlar da düşerdi. Osmanlı tebâsı da müslüm-gayrimüslüm ayrılmaksızın bu mücadelede yerini almıştı. Kendi bağımsızlığını kaybetmek istemiyorlardı. Dillerinin değişmesine, kültürlerinin değişmesine, İslam'a darbe vurulmasına, saltanatın yıkılmasına müsade edemezlerdi. Batı tarih boyunca hep düşmandı ve düşman olarak da kalacaktı." ifadelerini kullandı.

Başkan Arıkan son olarak, "Mustafa Kemal önderliğinde bir araya gelen halk çetin bir mücadelenin içerisine girmiş ve kazanan taraf olarak ayrılmıştı. Gazi Mustafa Kemal'in başarısı dillerden dillere dolaşıyordu. Geride ise savaşı kazanmış olmasına rağmen, yoksul bir halk, harap olmuş bir devlet vardı. Mustafa Kemal, yeniden kalkınma hamleleri yaparak ülkemizin eski gücüne kavuşmasını arzu etmekteydi. TBMM'yi bir araya toplayarak mebuslara, "Efendiler! Yarın Cumhuriyeti ilan edeceğiz." dedi ve yeni bir ülkenin kapılarını araladı. Cumhuriyet'in ilanından sonra yeni bir anayasa hazırlıklarına başlanmış, kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanınmıştır. Kılık kıyafet kanunu ile modern ve aydın bir topluluk oluşturmanın arzusunu taşımıştır. Türk Dil Kurumu'nu kurmuş, Arapça ve Farsça kelimeleri çıkartmıştır. Türk Tarih Kurumu'nu kurmuş, Türk milletinin tarihini iyi öğrenmesi için tarih kitapları hazırlatmıştır. Daha modern ve ileri bir millet temellerini atan Mustafa Kemal, "Harf İnkılabı" ile milletimizi muasır medeniyetler seviyesine taşımak istemiştir. Ülkenin bütünlüğüne tehdit olabilme ihtimaline ilişkin, Saltanatın kaldırılmasını emretmiş ve olası isyanın önüne geçmiştir. Ayrıca laik bir devlet anlayışının daha aydın bir gelecek sunacağını umarak, ters düştüğü gerekçesiyle Hilafeti kaldırma kararı almıştır. Kötü amaçlarla kullanıldığını öğrenince, Tekke ve Zaviyelerin kapatılmasını uygun görmüştür. Soyadı kanununun getirilmesiyle Mustafa Kemal,  "Atatürk" soyismini almıştır. Haftalık tatil cuma gününden pazara alınmış, latin harf ve rakamları kabul edilmiş, fes yerine şapka takma zorunluluğu getirilmiştir. Daha nice sayamadığımız kalkınma hamleleri, medeni bir toplum inşası için atılmış adımlar vardır. Prof. Dr. Necmettin Erbakan'ın dediği gibi, 'Aziz Atatürk! Bu millet yaptıklarını asla unutmayacak.' Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü vefatının sene-i devriyesinde birkez daha anıyorum." şeklinde konuştu

 

CHP'YE GEÇEN BELEDİYE O GAZETE ABONELİKLERİNİ İPTAL ETTİ CHP'YE GEÇEN BELEDİYE O GAZETE ABONELİKLERİNİ İPTAL ETTİ