MANSUR YAVAŞ'TAN HAKAN FİDAN'A TEPKİ: DERHAL BELÇİKA'YA GİDİN MANSUR YAVAŞ'TAN HAKAN FİDAN'A TEPKİ: DERHAL BELÇİKA'YA GİDİN
AK Parti Sözcüsü Çelik, "Türkiye'nin geleceğinde söz söylemeye hakkı olan yüce milletimizdir. Millet ne derse o olacaktır. Şimdiye kadar o olmuştur, bundan sonra da o olacaktır." dedi. TEKİRDAĞAK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Tekirdağ Kültür Merkezinde düzenlenen AK Parti Tekirdağ İlçe Belediye Başkan Adayları tanıtım toplantısında yaptığı konuşmada, 31 Mart'ta demokrasi bayramı kutlanacağını söyledi.Tekirdağ'ın bayramını şimdiden kutladığını belirten Çelik, "Tekirdağımızın Türkiye'de inşa ettiğimiz istikrara, Türkiye'de yürüdüğümüz 10 yılda 100 yıllık bu yola ne kadar büyük destek verdiğini, 15 yılda yüzyıllar boyu sürecek bir yolculuğu beraber kat ettiğimizi biliyoruz." diye konuştu.Çelik, partisinin siyaset anlayışında milletin dediğinin olduğuna dikkati çekerek, "Türkiye'nin geleceğinde söz söylemeye hakkı olan yüce milletimizdir. Millet ne derse o olacaktır. Şimdiye kadar o olmuştur, bundan sonra da o olacaktır. Dönemimizde genç kardeşlerimizin ve ana kademenin çok çalıştığını biliyorum ama hakikati söylemekten geri durmayacağım. En çalışkanların kadın kollarımız olduğunun farkındayım. Burada birinci teşekkürü kadın kollarımıza veriyorum." şeklinde konuştu."Milli irade ve millet egemenliği en büyük zenginlik"Milli irade ve millet egemenliğinin milletin en büyük zenginliği olduğunu dile getiren Çelik, şunları kaydetti:"Türkiyemiz geçmişinde iki kere hasta adam olarak nitelendirildi. Biri Osmanlı'nın son dönemlerinde devletimize hasta adam dediler. Zayıf düşmüştük, tarihin bir anında siyasi irademiz ve gücümüz kırılganlığa uğramış. Ama tüm dünyaya karşı mücadele ederek, milletimizin asla hasta adam olmayacağını, güçlü bir millet olduğunu, biz olmaksızın dünya tarihinin yazılmayacağını; genç Türkiye Cumhuriyeti'ni kurarak, bize hasta adam diyenlere karşı genç bir devletle tekrar dünya sahnesine çıkarak bir kere daha gösterdik.İkinci kere batı basınında hasta adam diye nitelendirildiğimiz dönem 90'lı yıllardaki krizlerdi. Askeri ve yargı vesayeti üzerinden siyaseti kuşatmaya, hırpalamaya çalışanlar sadece siyaset kurumuna karşı maalesef haksız uygulamalara karşı imza atmakla kalmadılar. Siyaset kurumunu zayıflatmaya yönelik bu teşebbüsler aynı zamanda ekonomimizi de kırılgan hale getirdi. Ve ikinci kere batı basınında hasta adam olarak nitelendirildi. Sizler partimizin iktidara geldiği günden bu yana büyük istikrarı, büyük birlik ve beraberliği oluşturarak tekrar dünyaya hasta adam olmadığımızı gösterdiniz.""Türkiye'de demokrasi büyüyor"Tüm dünyanın parmak ısırdığı ve gıpta ile baktığı şekilde Türkiye'de demokrasinin büyüdüğünü ifade eden Çelik, şu ifadeleri kullandı:"Ekonomimizi büyütüyoruz. Bazı devletlerin yaptığı gibi gidip de Afrika'daki bir ülkeyi sömürmedik tam tersine Afrika'daki pek çok ülkeye yardım götürüyoruz. Asya'daki Türki cumhuriyetlerden, İslam dünyasına kadar pek çok ülkeye yardım götürüyoruz. Hiçbir ülkeyi sömürmedik ve hiçbir ülkeyi sömürge haline getirmedik. Peki Orta Doğu'da bazı devletlerde olduğu gibi yepyeni petrol kuyuları, doğal gaz kaynakları mı bulduk, hayır bunu da bulmadık. Bütün tarihi değiştirecek büyük zenginlik kaynağına kavuşmadık." Çelik, Türkiye'nin geçmişteki krizlerden kurtulduğunun altını çizerek, konuşmasını şöyle sürdürdü:"Tek bir şey oldu o da şudur; bu ülkenin yönetimi, vesayetin ortadan kaldırılmasıyla ülkenin gücünün gerçek sahibine, sizlere verilmiş oldu. En büyük gücümüz budur. Türkiye'de ne zaman milletin iradesinin devreye girmesi söz konusu olmuşsa Türkiye büyümüştür, zenginleşmiştir ama ne zaman vesayet, darbe veya başka teşebbüsler yoluyla Türkiye'nin iradesi zayıflatılmışsa, gerilemiştir. İşte en büyük gücümüz, en büyük kıymetimiz sizin bu salonları doldurarak oluşturduğunuz birlik ve dirliktir." ,"Cumhur İttfakı'nın damgasını vuracağız"Türkiye'nin 15 Temmuz'da dünya tarihine geçecek demokrasi savunusu ortaya koyduğunu anlatan Çelik, şunları kaydetti:"15 Temmuz gecesi Fetullahçı Terör Örgütüne mensup asker üniforması giymiş hainler, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin milli egemenliğini gasp etmeye, ülkemizi işgal etmeye kalktılar. 15 Temmuz gecesi yapmaya kalktıkları sıradan bir darbe girişimi değildi. O gece yapılmaya çalışılan şey, size milletimize ait olan milli iradenin gasp edilerek yabancı güce devredilmesi şeklinde bir amacı olan işgal teşebbüsüdür.Cumhurbaşkanımızın çağrısıyla o gece sizler, aziz milletimiz Tekirdağ'da ve Türkiye'nin her tarafından meydanlara dökülerek şu cevabı verdiniz; 'Darbelere geçit yok, söz milletindir, karar milletindir, egemenlik milletindir.' O darbeye, o tanklara karşı duruşun bir iradesi olarak ortaya Cumhur İttifakımız çıktı. Cumhur İttifakı, büyük iradeyi ayakta tutarak, Türkiye'yi istikrarsızlaştırmaya çalışanlara, Türkiye'nin içinden ve dışından bu istikrarsızlığı üretmek isteyenlere karşı tek yürek, tek yumruk duruşudur. İnşallah 31 Mart seçimlerine Cumhur İttifakıyla girerken, AK Parti adayları kadar Cumhur İttifakı adaylarına da o kardeşlerimize de hep beraber birlik ve beraberlik içerisinde sahip çıkacağız. 31 Mart gecesi Türkiye haritası ortaya çıktığı zaman Tekirdağ başta olmak üzere Türkiye'nin her tarafında Cumhur İttfakı'nın damgasını vuracağız.""Bizim Cumhurbaşkanımız tankın üstüne yürüdü"Çelik, şöyle devam etti:"Cumhurbaşkanımıza utanmadan ahlaksızca, hukuksuzca diktatör diyorlar. Defalarca sandığa gitmiş, defalarca milletin oyuyla seçilmiş bir siyasi lidere, hayatında sandık görmemiş, hayatında demokratik bir mücadelenin içine girmemiş olanlar diktatör diyor. Yabancı bir propaganda makinesi Türkiye'nin milli ve yerli değerlerine saldırdığı zaman onu Türkiye'ye tertip ederek ilk sahip çıkan kim olur; Cumhuriyet Halk Partisi. Dolayısıyla onların söylediğini aynen içeri tercüme ediyorlar. Aynı diktatör lafını aynı kara propagandayı onlar da kullanıyorlar. Diktatörlerin temel bir özelliği vardır. Onlar halkı gördükleri zaman tankın, topun, tüfeğin arkasına sığınırlar. Bizim Cumhurbaşkanımız ise tankın üstüne yürüdü, topun üstüne yürüdü, tüfeğin üstüne yürüdü. O yüzden tankların yol verdikleri genel başkanlarına baksınlar. Tankın arkasına, topun arkasına baksınlar. Demokrasi dersini de tankın, tüfeğin, topun üzerine yürüyen cumhurbaşkanımızdan öğrensinler. Bu verdiğimiz mücadelenin kıymetini bilelim."