TÜRK-İŞ'TEN ASGARİ ÜCRET AÇIKLAMASI! KÜP ÖRNEĞİNİ VERDİ TÜRK-İŞ'TEN ASGARİ ÜCRET AÇIKLAMASI! KÜP ÖRNEĞİNİ VERDİ

İHD İzmir Şube binasında açıklanan raporun detaylarını İHD MYK Üyesi ve Merkezi Mülteci Komisyon üyesi Mehmet Aker aktardı. Raporda İzmir, Aydın, Denizli, Manisa, Uşak, Afyon, Kütahya, Antalya, Burdur, Muğla, Isparta illerinde yaşanan ihlaller baz alındı. Yerel ve ulusal basın taramaları, kişilerin bizzat veya ailelerinin yaptığı başvurular, mültecilerin gönderdiği mektuplar temel alınarak hazırlanan raporda ölümler, deport uygulamaları gibi hak ihlalleri öne çıktı.

İHD MYK Üyesi Aker, “Doğru düzgün bir mülteci yasası bulunmayan ülkemizde, Afganistanlılar tamamen keyfi uygulamalarla karşılaşmaktadırlar. Mülteci alanında 35 bin 627 kişi hak ihlaline uğramış; geçişler sırasında 8’i çocuk 29 mülteci yaşamını yitirmiştir” dedi.

TOPLAMA KAMPI UYGULAMALARI DEVAM ETTİ

Geri Gönderme Merkezlerinin toplama kampına benzer uygulamalarının 2019’da da devam ettiğini söyleyen Aker, derneğin GGM’lerde mültecilerle yapılan görüşmeler sonucunda yiyecek ve temizlik ihtiyaçlarının erişim olanağının bulunmadığını, tedavi haklarının kısıtlı olduğunu tespit ettiğini dile getirdi. Aker sorunları sıralamaya şöyle devam etti:

“Merkeze girişte yasaklar hakkında gerekli bilgilendirme yapılmamakta; yasaklı olduğu iddia edilen eşyalara el konularak bu kişiler hakkında tutanak tutulup disiplin cezaları verilmektedir. Televizyon, radyo, gazete vb. dış dünya ile bağlantı kurulacak hiçbir iletişim araçları bulunmamaktadır. Bazı mülteciler bu merkezlerde hakkında terör tehdit kodu konularak tecrit altında tutulmaktadırlar. 6 kişilik odalarda genelde 8 kişi veya daha fazla kaldıkları yine yaptığımız görüşmelerde tarafımıza bildirilmiştir.”

Mülteciler üzerindeki emek sömürüsünün önüne geçilmesi gerektiğinin vurgulayan Aker, başta çocuklar ve kadınlar olmak üzere istismara karşı korunma sağlanması gerektiğini söyledi.

Eğitim ve sağlığa erişim hakkından, yaşam alanları rehabilitesine kadar mültecilerin kötü koşullardaki yaşam alanlarından çıkartılarak insan onuruna yaraşır alanlarda yaşatılması gerektiğini söyleyen Aker son olarak, “Gerek AB gerekse Türkiye, mülteciler ile ilgili ulusal ve uluslararası hukuk normlarını etkin bir biçimde işletmelidir. Başta 1951 tarihli Cenevre Sözleşmesi ve ek protokolleri olmak üzere uluslararası hukuk normları etkin bir biçimde işletilmelidir” dedi.