İSTANBUL'DA TOPRAK KAYMASI! ÇOK SAYIDA EV ETKİLENDİ İSTANBUL'DA TOPRAK KAYMASI! ÇOK SAYIDA EV ETKİLENDİ

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurul Salonu'nda BM'nin 76'ncı Genel Kurulu görüşmelerinde katılımcılara seslendi. Erdoğan'ın açıklamaları şu şekilde:


"Burada vereceğimiz dayanışma ve iş birliği mesajlarının, salgınla mücadeleyi desteklemenin yanı sıra, zor günler yaşayan milyarlarca insanın umutlarını artıracağına da inanıyorum. Genel Kurulumuzun, uluslararası toplumun meselelerinde çözümüne daha etkin katkı sağlaması için güçlendirilmesi gerekiyor. Bu doğrultuda verimli çalışmalar yapan 75'inci Genel Kurul Başkanı Sayın Volkan Bozkır'a şükranlarımı sunuyorum. 76'ncı Genel Kurul Başkanlığını üstlenen Sayın Abdullah Şehid'in devraldığı bayrağı çok daha yukarılara taşıyacağına inanıyorum. Türkiye olarak, Genel Kurul'un faaliyetlerini en verimli şekilde icra etmesi için üzerimize düşen sorumlulukları yerine getirmeyi sürdüreceğiz. Bu vesileyle, Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliği görevini bir kez daha üstlenen Sayın Guterres'i tebrik ediyor, başarılarının devamını diliyorum.

"10 yılda farklı ülkelerde yaşanan terör eylemleri terörün sadece bizim değil, tüm insanların ortak düşmanı olduğunu göstermiştir. Terör örgütleriyle mücadelemiz kararlılıkla sürecektir. Ülkemizde Suriyeliler dışında da sayıları 1 milyonu aşan çeşitli statülerde göçmen vardır. Afganistan'dan göç akını ihtimaliyle karşı karşıyayız. Suriye krizinde insanlık onurunu kurtaran bir ülke olarak yeni göç dalgalarını karşılamaya imkanımız yoktur. Artık 1951 Cenevre Sözleşmesi'ni ve uluslararası insani hukuku aşındıranlara karşı somut bir tavır ortaya konulmalıdır.

"Libya'da uluslararası meşruiyete verdiğimiz güçlü destek sayesinde ateşkes tesis edilmiş, konsey ve hükümet kurulmuştur. Milli Birlik Hükümetinin kamu hizmetlerinin sağlanması ve seçimlerin zamanında düzenlenmesi çabalarına destek vermeye devam edeceğiz. 

"Bölgemizde istikrarsızlığı körüyleyen, barış ve güvenliği tehdit eden en önemli sorunlardan biri İsrail-Filistin ihtilafıdır. Bu zulüm sürdükçe, Orta Doğu'nun kalıcı barış ve istikrara kavuşması mümkün değildir. Kudüs'ün 1947 tarihli BM kararına dayanan uluslararası statüsüne, Harem-i Şerif'in mahremiyetine ve Filistin halkının mahremiyetine karşı ihlallere karşı durmayı sürdüreceğiz.

"Keşmir'de 74 yıldır süregelen sorunun taraflar arasında diyalog yoluyla ve ilgili BM kararları çerçevesinde çözülmesinden yana olan tavrımızı sürdürüyoruz. Bangladeş ve Myanmar'daki kamplarda zor şartlarda yaşayan Rohingya Müslümanlarının ana vatanlarına dönüşlerinin sağlanmasına destek veriyoruz.

Kıbrıs meselesinde adil, kalıcı ve sürdürülebilir çözüm ancak sonuç odaklı gerçekçi bir yaklaşımla mümkündür. BM'nin eşit kabul ettiği iki halktan birinin lideri sizlere hitap edebilirken, diğer liderin bu platformda sesini duyuramaması adil değildir. Kıbrıs Türk halkının tescil edilmesi gerekiyor. Kıbrıs Türk halkının ortaya koyduğu yeni çözüm vizyonunu destekliyoruz. Buradan uluslararası topluma Kıbrıs Türklerinin fikirlerini açık görüşlülük ve önyargısız şekilde değerlendirmesini tavsiye ediyorum.

"Doğu Akdeniz'de diyalog ve işbirliği için bölgedeki tüm aktörlerin yer alacağı bir konferans düzenlenmesi önerisi halen masadadır. Ege'deki sorunların da ikili masayla çözülmesi gerektiğine inanıyoruz.

"Yeniden Asya girişimimizle Türkiye'nin Avrupa ile Asya arasında birleştirici konumunu pekiştiriyoruz. Aynı şekilde Latin Amerika ve Karayipler bölgesiyle ikili ve çok taraflı platformlarda ilişkilerimizi, geliştirmeye önem veriyoruz. 

"Asırlardır devam eden sürecin sonunda tabiatın kendi dengesi dışında tamamen insanoğlunun yol açtığı tehditlerle karşı karşıya bulunuyor. İklim değişikliği, hava kirliliği, biyoçeşitliliğin kirliliği gibi başlıklar, insanlığın geleceğini belirsizliğe atacak boyuta ulaşmıştır. Bunlar, telafisi imkansız sonuçlara yol açması bakımından üzerinde özellikle durulması gereken bir konudur. Sera gazları, dünyamızın adeta ateşini yükseltiyor. Nitekim bir süredir dünyanın her tarafında sanayi öncesi döneme göre artan sıcaklığın yol açtığı afetler yaşanıyor. Asya ve Amerika'da seller, Amerika'da kasırgalar, Grönland'ın zirvesinde yağmur, çöllere kar yağması gibi alışık olmadığımız hadiselerle karşılaşıyoruz. Bu afetler, insanların can ve mal güvenliğini de tehdit ediyor. Pek çok yerde insanlar toplu olarak başka yerlere gitmeye, göç etmeye hazırlanıyor. Halbuki dünya daha çatışma kaynaklı kriz bölgelerinin yol açtığı mülteci meselesine çözüm bulamadı. Böyle bir dönemde yüzlerde milyonluk göçlerle nasıl baş edileceği meçhuldür. Dünyadaki altyapının önemli bir bölümü son iki asrın ürünüdür. İklim değişikliğinin yol açtığı değişimleri bu altyapıyla karşılayabilmek mümkün değildir. Daha yoğun yağışların gelecek olması hepimizi yeni arayışlara yöneltmelidir. Şehir planlamalarının artık iklim değişikliğinin yol açtığı sonuçlar göz önünde bulundurularak yapılması zorunlu hale gelmelidir.

"Saydığım tüm bu sorunlar sadece sıcaklıktaki 1,1 derecelik artışla ortaya çıkmıştır. Bu artış 1,5-2 dereceye yükseldiğinde nelerle karşılaşabileceğimizin takdirini sizlere bırakıyorum. Tüm bu gelişmeler üzerine iklim değişikliğiyle mücadele için Paris İklim Anlaşması konusunda mutabık kaldık.

Bu artış 1,5 santigrata, 2 santigrata ve daha fazlasına yükseldiğinde nelerle karşılaşabileceğimizin takdirini sizlere bırakıyorum." 
 

Kaynak: AA