Tüm dünyada ve Türkiye'de 8 Mart etkinlikleri gerçekleştirildi. Daha çok anma şeklinde yapılan toplantı ve yürüyüşlerde hayatını kaybeden kadınlar anıldı ve İstanbul Sözleşmesi ile 6284 yasasının önemi vurgulandı. Muğla'da da kadınlar kazanılmış haklarını bir kez daha hatırlatmak ve kadın cinayetlerine daha güçlü bir ses çıkarmak için bir araya geldi. Kadın Meclisleri'nin Muğla örgütlenmesi olan Muğla Kadın Meclisi de her yaştan katılımcıyla 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü kapsamında bir basın açıklaması gerçekleştirdi. 

Sınırsızlık Meydanı'nda gerçekleşen etkinliğe kadınların dövizleri ve pankartları da damga vurdu.

MUĞLA’NIN GÜRÜLTÜ HARİTASI İÇİN BİRÇOK YER MERCEK ALTINDA MUĞLA’NIN GÜRÜLTÜ HARİTASI İÇİN BİRÇOK YER MERCEK ALTINDA

Muğla Kadın Meclisi söz konusu basın açıklamasında şu ifadelerde bulundu:

"Dünya’da ve Türkiye’de kadınlar örgütleniyor, kararlılıkla mücadelelerini sürdürüyor. Meksika’dan Fransa’ya ve yaşadığımız ülkeye kadın cinayetlerini durdurma mücadelesinin ateşi her yerde yanıyor. Kadın cinayetlerine karşı mücadele ateşi kadın cinayetlerini durdurana kadar yanacak, bu ateş her yere yayılacak. Bugün de dünyadaki tüm kadınların mücadelesiyle mücadelemizi buluşturmak için 8 Mart’ta ülkenin dört bir yanında meydanlardayız.

Geçtiğimiz yıl 8 Mart’tan bu 8 Mart’a 467 kadın öldürüldü ve bir kısmı hala aydınlanmayı bekliyor. Bu gerçeği, kadın cinayetlerini bugün ülkenin tüm meydanlarında haykırıyoruz. Tüm kademeler, yetkililer bunu görecek. Kadın cinayetlerini durdurmak için herkes üzerine düşeni yapacak. Şubat ayında ve daha mart ayının ilk günlerinde her gün, il il yine kadınlara adalet için adliyelerdeydik. Ceren Damar, Ayşe Tuba Arslan, Güleda Cankel ve niceleri için… Bir Ayşe daha 23 kez şikayette bulunup korunmayarak öldürülmesin diye, bir Güleda daha, bir Şeyma daha gencecik yaşında öldürülmesin diye buradayız.

Biz kadınlar mücadelemiz ile 81 ile genelgelelerin gönderilmesini sağladık. Kadın cinayetlerini durdurmak için: 6284 ve İstanbul Sözleşmesi’nin her bir maddesini uygulatacağız. Mücadelemizle nasıl Şule Çet’in, Aysun Yıldırım’ın şüpheli ölümlerini açığa çıkarttıysak; hiçbir şiddetin karanlıkta kalmaması, şüpheli kadın ölümlerini açığa çıkarmak için mücadelemize devam edeceğiz. Emine Bulut’un “ölmek istemiyorum” çığlığı, bugün yaşamak isteyen tüm kadınların mücadele bayrağı oldu. Yaşamak istiyoruz, okumak, çalışmak, özgürce bu hayatın içinde olmak istiyoruz.

Ancak kadınlar bu ülkede işgücü bile sayılmıyor. İsteniyor ki kadınlar üretimin bir parçası olmasın, sadece ‘ev işiyle meşgul’ olsun, çocuk baksın. Ülkemizde işsizlik artıyor ama TÜİK gerçek kadın işsizliğinin üzerini örtüyor. Türkiye’de işgücü dahi sayılmayan kadınların sayısı 11 milyon 741 bin. Yani 12 milyon kadın istihdam dışında ve bu kadınlar ayrımcılığa, şiddete karşı daha korumasız. Ekonomik eşitsizliğe ve iş gücü bile görülmemeye son vermek için bugün buradayız.

Eğer kadınlar çalışma hayatına katılabiliyorsa da ayrımcılığa, tacize, cinsel saldırılara uğrasın ama ses çıkarmasın isteniyor. Ama sessiz kalmayan kadınlar birbirine güç vererek iş yerinde cinsel saldırıları, tacizi açığa çıkarıyor. Kadın cinayetlerini durdurmak, eşit ve özgür bir hayatı kazanmak için katettiğimiz önemli bir yol var ama daha gideceğimiz çok yolumuz var. Asla yalnız yürümeyeceksin diyen kadınların mücadelesini Türkiye’nin dört bir yanına yayacağız.

Buradan, bu şehirden tüm kadınlara çağrımız: Şiddetin karşısında asla yalnız yürüme, biz varız. Birbirimizden aldığımız güçle, kararlı ve örgütlü mücadelemizle başaracağımız çok şey olduğunu, kazanacağımız ve özgürce yaşayacağımız koskoca hayatlar olduğunu biliyoruz. Güç de umut da biziz. Bu kararlılıkla kadın cinayetlerini durdurmak için her yerde mücadeleye devam.

Asla yalnız yürümeyeceksin."

Basın açıklamasının ardından "Asla Yalnız Yürümeyeceksin", "Kadın Cinayetlerini Durduracağız", "İstanbul Sözleşmesi Uygulansın" ve 6284 Kadını Korur" sloganları atıldı.