Muğla 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde ikinci kez görülen duruşmaya, tutuklu sanık Mehmet Emin Ata Çoban, kayınbiraderi S.Ç., tutuksuz yargılanan kayınvalidesi H.Ç. ve Figen Çoban'ın ailesi ile tanık A.R.K. katıldı.

İlk duruşmada Çoban ailesinin koruma altındaki altı ve dokuz yaşlarındaki çocukları SEGBİS aracılığıyla mahkemeye ifade vermişti. Bugünkü duruşmada savunma yapan Mehmet Emin Ata Çoban, olay anında evde olmadığını, psikolojisinin bozulduğunu ve çocuklarını 7 aydır göremediğini belirterek tahliyesini talep etti. Tanık A.R.K. ise olay günü Mehmet Emin Ata Çoban'ı arayarak birlikte vakit geçirmeyi teklif ettiğini, ancak onun rahatsız ve tedirgin olduğunu fark ettiğini ifade etti. Marketten apar topar çıkan Mehmet Emin Ata Çoban'ın ardından yapılan araştırmada, olayın trajik sonuçlandığı öğrenildi.

Mahkeme, Figen Çoban'ın kocası Mehmet Emin Ata Çoban ve kayınbiraderi S.Ç.'nin tutukluluklarının devamına karar verdi. Ayrıca, Mehmet Emin Ata Çoban'ın akıl sağlığının değerlendirilmesi için adli tıp incelemesi yapılmasına ve üç hafta süreyle gözlem altında tutulmasına hükmetti. Dava, 19 Aralık 2023 tarihine ertelendi. Figen Çoban'ın babası Haydar Çoban, duruşmanın ardından duygularını şu sözlerle ifade etti: "Adalete güveniyorum. Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istiyorum."

AVUKAT KEMAL ERTUĞRUL: "DİNLENEN TANIK ÖNCEDEN YÖNLENDİRİLMİŞ, GERÇEKLERİ AÇIKLAMIYOR"

Duruşmanın sonunda Çoban ailesinin avukatı Kemal Ertuğrul, mahkemede dinlenen tanığın önceden yönlendirilmiş bir tanık olduğunu ifade etti. Ertuğrul, şunları söyledi: "Bugünkü duruşmada beklenenin dışında bir gelişme yaşanmadı. Sanıkların tutukluluk hali devam kararı aldı. Ayrıca sanık Mehmet Emin Ata Çoban'ın akıl sağlığına dair tıbbi değerlendirme yapılması kararlaştırıldı. Henüz akıl sağlığıyla ilgili herhangi olumsuz bir bulgu tespit edilmemiş olmasına rağmen, usul gereği bu talep kabul edildi. Mahkeme şu anda bu raporun sonuçlarını bekliyor. Bu raporun içeriği önceden belli olmuş gibi. Biz de bu süreci bekleyeceğiz. Ancak sonunda sanıkların, iddianamede ve dava dosyasında yer alan en ağır cezayı alacaklarına inanıyorum. Bu duruşmada ifadesi alınan tanığın, daha önceden belirlenmiş bir tanık olduğu açıkça görülüyor. Tanık, mahkeme başkanının sorduğu sorulara önce 'evet' sonra 'belki' şeklinde cevap vermesiyle dikkat çekti. Tanık hakkında suç duyurusunda bulunulmasını talep ettik. Mahkeme doğrudan dile getirmese de, 'Eğer bir şikayetiniz varsa, Cumhuriyet Savcılığına başvurun' şeklinde bir tavsiyede bulunmuş olabilir. Tanığın önceden yönlendirilmiş olduğu, olaya tanıklık etmediği ve gerçekleri açıklamadığı çok açık. Bence bu duruşmanın yargılamaya olumsuz bir etkisi olmayacak."

Figen Çoban'ın babası Haydar Çoban ise duygu dolu anlar yaşayarak şunları dile getirdi: "Adalet sistemine güvenim tam. Figen'in ölümüne sebep olan şahısların en ağır cezayı almasını istiyorum."

AYSUN KORKUT: "ÜLKEMİZİN İRAN VEYA AFGANİSTAN GİBİ OLMASINA İZİN VERMEYECEĞİZ"

Ayrıca, duruşmaya katılan CHP Muğla İl Kadın Kolları Başkanı Aysun Korkut, adliye önünde şu açıklamayı yaptı: "Figen, 21 Ocak'ta evinin kapısında yanmış halde ölü bulundu. Ne yazık ki, evde birçok insan olmasına rağmen kimse bu durumu fark etmedi. Başlangıçta intihar denildi ama intihar eden bir kişi kendisini alevlere teslim ederken vücudunun üst kısmından aşağıya doğru döker. Ancak Figen'in vücudu yalnızca belinden yukarısı yanmıştı. Bu durumda, Figen'in ölümü sıradan bir ölüm değil, açıkça bir kadın cinayetiydi. Kim olursa olsun, hiçbir kadın, hiç kimse, böyle bir sonu hak etmez. Eğer bir suç varsa bunun yargılanması gerekir ve cezasını çekmelidir."

"Yaşamlarımıza, haklarımıza ve hayallerimize pranga vurulmaya çalışılıyor. Bugün kadınlar olarak, geleceğimiz tehlike altında. Zeynepler, Pınarlar, Sedefler için mücadele ettik dün, bugün ise Figen için buradayız. Bizim mücadelemiz, yarın Ayşeler, Fatmalar da aynı kaderi paylaşmasın diye. Ancak birbirimize destek olarak, dayanışma içinde haklarımızı savunacağız. Yaşamlarımızın gasp edilmesine izin vermeyeceğiz. Ülkemizin İran veya Afganistan gibi olmasına izin vermeyeceğiz. Kadınların elinde yükselecek olan inançla bir araya gelip, dayanışma içinde mücadelemizi sürdüreceğiz."