Banu Balat'ın kaleminden yeni köşe yazısı

    Hayat çoğu zaman rutinlerden ibarettir. Birbirine benzer günler birbirini kovalar durur ardı ardına. Bir süre sonra bu rutine alışır ve belki rahatsız olmaya bile başlarsınız ancak rutinin dışına çıkmaya da cesaret edemezsiniz. Çünkü orada bir düzen oluşmuştur ve sizi -rutini yaşamak pahasına bile olsa- bir şeylere bağlar. Her gün yaptıklarınızı benzer şekilde yapmak, ne yapacağını bilmemekten daha iyi bile olabilir. 
    Sıradan olduğunu düşündüğünüz ve sıkıldığınız halde yaptığınız şeylerin olacağı bir güne daha uyandığınızda beklenmedik bir haber ya da olayla karşılaştığınızı ve bu rutinlerin hiçbirini yerine getirmediğiniz bir gün geçirdiğinizi hayal edin. İşe gidemediğinizi, ödemelerinizi yapamadığınızı, varsa çocukları okula bırakamadığınızı, birçok şey için birçok yere hesap vermek zorunda kaldığınızı, her günden daha fazla koşturduğunuzu ve daha fazla konuştuğunuzu hayal edin. Bu karmaşa sizi o kadar yorar ki, kendinizi tekdüze hayatınızı özlemekten alamazsınız. Bir anda her şey değişip sizi hazırlıksız yakaladığında olan, sadece ne yapacağınızı bilememenizden kaynaklanan endişedir aslında. 
  

 Biz insan olarak her şeye ve her duruma öyle ya da böyle alışırız nihayetinde. Elbette ki rahata alışmak çok kolayken, zora alışmak kolay değildir. Hayatınızı kökten değiştirecek kadar büyük olmasa da değişim iyidir aslında. Hem rutini bozmuş hem de yeni şeyler deneme ve öğrenme fırsatı yakalamış olursunuz. Bunlar da hayatınıza renk, heyecan, farkındalık, üstüne üstlük bir de başarırsanız ilave özgüven bile katabilir. Herkes doğar ve büyür.  Büyürken öğrenir, öğrendikçe gelişir. Bazı şeyleri acı çekerek, bazı şeyleri kolayca, bazı şeyleri eğlenerek, bazı şeyleri okuyarak, bazı şeyleri bizzat yaparak yaşayarak, bazı şeyleri de istemeden başkalarının yaptıklarını gözleyerek öğrenir ama öğrenir. Bir de öğrenmediklerimiz hatta öğrenemediklerimiz var. Hayatımızı idame edecek kadarını bilmek hayatta kalmak için yeterliyken, daha farklı şeyler yapabilmek için daha fazlasını öğrenmemiz gerekir. İnsanı diğer yaratılmışlardan ayıran da bu değil midir zaten? 

    Sürekli gelişebilen insan öğrendikçe tecrübeli hale gelir ve kendini gerçekleştirebilir. Yaparak yaşayarak öğrenme ise öğrenmelerin en kalıcısıdır. Asla yapamayacağınızı düşündüğünüz şeyleri bile yapmak zorunda kalarak öğrenirseniz, bir süre sonra o şeyin aslında o kadar da zor olmadığını göreceksiniz. Bu her şeyi yapabileceğiniz anlamına gelmese de bir takım şeyleri diğerlerinden daha iyi yapmak sizi bir süre sonra farklı kılacaktır. Gelecek bir zamanda geçmişinize bakıp birçok değişik şey yaşamış, tecrübe edinmiş ve hikâyeler biriktirmiş biri olmak istemez miydiniz? Tekdüze bir hayatın sahibi sadece elindekiyle yetinirken geleceği için kendini tekrarlamaktan başka ne yapmıştır? Oysa rutinleri yıkma cesareti gösterenler durmadan yeni bir şeyler daha katacaktır hayatına. Güncellenmiş, yenilenmiş ve daha fazlasını biriktirmiş olmak size farkındalık, kişiliğinize ise farklılık ekleyecektir. Sizin için kendi adıma hayatınızdaki rutinlerin, güzelliklerle yer değiştirmesini diliyorum.