Ceza yargılaması esnasında sanık hakkında hüküm verilinceye kadar Ceza Muhakemesi Kanunu’nun ilgili hükümleri uyarınca birtakım koruma tedbirlerine hükmedilebilmektedir. Bunlardan en yaygını “tutuklama” denilen koruma tedbiridir. CMK m.100’e göre, şüpheli veya sanığın kaçması, saklanması veya kaçacağı şüphesini uyandıran somut olgular varsa ve şüpheli veya sanığın davranışları; delilleri yok etme, gizleme veya değiştirme ya da tanık, mağdur veya başkaları üzerinde baskı yapacağı kanısı uyandırıyorsa tutuklama kararı verilebilecektir. 

Kimi zaman yargılamanın hemen başında, henüz deliller toplanmamışken sanık hakkında tutuklama kararı verilebilmekte fakat, yargılamanın sonunda sanığın masum olduğu ortaya çıkıp beraatine karar verilebilmektedir. Bu durumda sanığın, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 141.maddesi uyarınca haksız yere tutuklandığı için tazminat talep etme hakkı doğmaktadır. İlgili madde sadece tutuklama tedbiri ile de sınırlı değildir. Nitekim maddede kişilerin tazminat isteyebileceği haller tek tek sayılmıştır. Buna göre: 

“Suç soruşturması veya kovuşturması sırasında; 

a) Kanunlarda belirtilen koşullar dışında yakalanan, tutuklanan veya tutukluluğunun devamına karar verilen, 
b) Kanunî gözaltı süresi içinde hâkim önüne çıkarılmayan, 
c) Kanunî hakları hatırlatılmadan veya hatırlatılan haklarından yararlandırılma isteği yerine getirilmeden tutuklanan, 
d) Kanuna uygun olarak tutuklandığı hâlde makul sürede yargılama mercii huzuruna çıkarılmayan ve bu süre içinde hakkında hüküm verilmeyen, 
e) Kanuna uygun olarak yakalandıktan veya tutuklandıktan sonra haklarında kovuşturmaya yer olmadığına veya beraatlerine karar verilen, 
f) Mahkûm olup da gözaltı ve tutuklulukta geçirdiği süreleri, hükümlülük sürelerinden fazla olan veya işlediği suç için kanunda öngörülen cezanın sadece para cezası olması nedeniyle zorunlu olarak bu cezayla cezalandırılan,
g) Yakalama veya tutuklama nedenleri ve haklarındaki suçlamalar kendilerine, yazıyla veya bunun hemen olanaklı bulunmadığı hâllerde sözle açıklanmayan, 
h) Yakalanmaları veya tutuklanmaları yakınlarına bildirilmeyen, 
i) Hakkındaki arama kararı ölçüsüz bir şekilde gerçekleştirilen, 
j) Eşyasına veya diğer malvarlığı değerlerine, koşulları oluşmadığı halde elkonulan veya korunması için gerekli tedbirler alınmayan ya da eşyası veya diğer malvarlığı değerleri amaç dışı kullanılan veya zamanında geri verilmeyen, 
k) Yakalama veya tutuklama işlemine karşı Kanunda öngörülen başvuru imkânlarından yararlandırılmayan, Kişiler, maddî ve manevî her türlü zararlarını, Devletten isteyebilirler.” 

    Kişiler bu istemlerini ikamet ettikleri yerde bulunan Ağır Ceza Mahkemeleri vasıtasıyla açacakları bir dava ile talep edebileceklerdir. Ancak bu talep hakkının bir süreye tabi olduğunu da belirtelim. Devlet aleyhine maddi ve manevi tazminat isteyebilmek için; karar veya hükümlerin kesinleştiğinin ilgilisine tebliğinden itibaren üç ay ve her hâlde karar veya hükümlerin kesinleşme tarihini izleyen bir yıl içinde tazminat isteminde bulunulabilecektir. Bu sürelerin kaçırılması halinde ise, hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine karar verilecektir.