AK Parti ve CHP arasındaki adaylık tartışmaları sürecinde ortaya atılan iddialar ve stratejik hamleler, Muğla'nın siyasi geleceği üzerinde belirleyici olabilir.

"Salvo" kelime anlamı olarak yaylım ateşidir. Bu atış şeklinin icrası ile amaç düşmanın taarruza yeltenmesini engellemek, hareket kabiliyetini en aza indirmek veya zaten taarruza geçmiş düşman unsurun taarruzunu kırmaktır.

Teşbihte hata olmaz. Siyaset sahnesinde de esasen amaç, rakip parti için benzer adımları atarak öne geçme kaygısı olmalıdır. Ancak gelen bilgiler salvoların AK Parti ve CHP'de konuyu içselleştirdiğine işaret ediyor.  

AK Parti'deki salvolarla başlayalım. Gazeteci Zihni Çakır ile öğrendiğimiz Büyükşehir Aday çalışmaları oldukça şaşırtıcı. İYİ Parti'nin Bodrum'da yeniden aday gösterip göstermeyeceği belli olmayan 2014 ve 2019 yerel  seçimlerinde  Bodrum'da ipi, farklı partilerle seçime girmiş olsa da, göğüsleyememiş Mehmet Tosun'un büyükşehir yarışını tecrübe etmek isteyenler mi ararsın? Geçen seçimde yine Bodrum'dan çıkıp Büyükşehir için bağımsız aday olan yarışı %3.86 ile 4. sırada bitiren Mehmet Kocadon'u yeniden Büyükşehir potasına sokmak isteyenleri mi? Buyurun buradan yakın! AK Parti'de  farklı bir arayış, nereden estiği bilinmeyen bir rüzgar var. Şaka mı yoksa temel fıkrası mı? Henüz şaşkınlığı atıp o ayrıma gelemedik. Oysa temayül yoklaması yaptı ve bu isimlerin teşkilat tarafından verilmediğini de parti dışından olduğu için net ifade edebiliriz. "Adayı dışarıdan arayacaksınız, içinizdeki kimseye itimatınız yoksa,  boşa zahmete sokmasaydınız tebaanızı" dememek zor şimdi! 

Peki CHP'de durum çok mu farklı?  

CHP kulislerinden gelen bilgiler nasıl? O da hayli düşündürücü. Her seçimde adını duymaya alıştığımız Prof. Dr. Nurettin Demir de var çok konuşulanlar arasında, eski dönem milletvekilleri de... Hatta ve hatta genel merkezin elindeki ankette Muğla’da ilçe belediye başkanları arasında yüzde 10'a yakın oy kaybına sebep olduğu belirtilen Milas Belediye Başkanı Muhammet Tokat'ın, Büyükşehir Belediye Başkanlığı adaylığı için bizzat Muğla il başkanlığı tarafından desteklendiği ve Genel Başkan huzuruna kadar gittiği, oldukça ciddi bir lobi çalışmasının bu yönde yapıldığının altı  çiziliyor. "Söz vermiştin bana" şarkısını Candan Erçetin, siyaset sahnesi için söylemedi diye biliyoruz ama yanlış anlayanlar olmuş. CHP'de il başkanlığı ne zamandan beri halkın söz sahibi olduğu yerde bu tarz söylemler ve dikteler de bulunabiliyor? Ateş yoksa duman niye buradan yükseliyor, bu dedikodular hangi zemine dayanarak güç buluyor? Doğrusu bilmiyorum. 

Hepsini duyup, hepsini dinleyince halka ve bize şunu demek düşüyor: Eğer söylenenler doğru ise, "keşke Osman Başkan bizi hiç bırakmasaydı" deriz! Bu dediğime bugün gülenler, net söylüyorum yarın bunu tecrübe ettiğinizde durum çok geç olabilir! 

Bahsi geçen isimler yönünde bir eğilim olursa, bu seçimin sürprizi CHP tarafından verilecek kararla ortaya çıkar. Fakat halkta hayal kırıklığı ve küskünlük yaratan, sonucu baştan belli bir yarış olur Büyükşehir Belediye Başkanlığı. Dahası alt yapısı ile ciddi ivaz veren ağır hasta Muğla için büyük bir kayıp, bir hezeyan olur! Hangi başarı, hangi özveri ile geldi oturdu şimdi? Sorgusunu Muğla halkı mutlaka yapacaktır.

İddialarından emin isimlerden gelen bu kulis bilgileri, parti yöneticileri açısından uyarı mahiyetindedir. Atılan adımları desteklemeyenlerin ifadesi, yanlıştan yol yakınken dönülmesi içindir. Esasen, bu çalışmaları yürüten isimler zaten halktan olur alarak bu çalışmaları yürütmektedir ve halk bunun bilincindedir. 

Halkın kırmızı çizgisi  şudur: Muğla, kimsenin oyun bahçesi değildir! 

Özellikle Büyükşehir Belediye Başkanlığı Adaylığında liyakat ve özgeçmiş, mevzuatlara uyacak karakterde , Muğla'ya sahip çıkacak ehliyette olmak  ilk kriter olmazsa 5 yıl sonra Muğla' yı düşünmek bile istemem! Bodrum'un, Marmaris'in, Fethiye'nin, dünyaya açılan kapılarımızın hoyratça zorlanmasına göz yumacak bir siyaset, neyin karşılığı olur ? İyi düşünmek, çok iyi tahlil etmek gerekmez mi? 

Süreç yönetimi açısından kulis değerlendirmelerine baktığımızda ise, Muğla'da AK Parti teşkilatının seçim arefesinde daha profesyonel davrandığını, adımları bilerek attığını söylemek mümkün.

CHP 'nin ise özellikle aday adaylarına "Adayı neye göre belirleyecekler, hangi kriterler aranıyor, bizim kimlere kendimizi anlatmamız gerekecek? Ön seçim, temayül ya da anket ne olacağı belli olmadığı için önümüzü göremiyoruz!" tedirginliği yaşattığı net görülüyor.

Tekrar başa dönersek bu salvolar kafa karıştırıyor, yürek yoruyor! Muğla'nın değişim talebi "liyakat" üzerinedir. Bu talebin yabana atılmaması gerekir. Aksi takdirde Muğla, siyasi partiler için bedeli ödenmez bir yanlış ile yüz yüze gelmeye gebedir. Vebali büyük olur! 

Haydi selametle...