Şubat ayı enflasyonu

Sabah saatlerinde gözler Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklacak olan enflasyon rakamlarına çevrilmişti. Her ayın 3’ünde açıklanan enflasyon rakamlarının toplumun gelir-gider dengesi açısından önemli bir veri olması nedeniyle hemen herkesin merakla beklediğini biliyoruz. Gaziantep, Malatya ve Hatay’da sağlıklı ölçümleme yapılamadığı için “şimdilik” depremin etkisinden arındırılmış rakamlarla Şubat ayı enflasyonu yüzde 3,15 oldu. Yıllık enflasyon ise yüzde 55,18’e geriledi. Şimdilik depremin etkisinden arıundırılmış dememizin en önemli nedeni ise afet bölgesindeki 11 ilin genel ekonomi üzerindeki payının yüzde 11 olmasından kaynaklanıyor. Yani, tamamen biten tarımsal üretim ve iş gücü ile istihdamın yok denecek düzeylere düşmesi, yanı sıra bölgedeki kamu personelinin deprem nedeniyle atıl durumda bekliyor olması bunda büyük etkendir. Şubat ayında bir önceki aya göre artışın en yüksek olduğu ana grubun yüzde 7,36 ile gıda ve alkolsüz içecekler olması da dikkat çeken bir başka not oldu.

EYT’de nihayet mutlu son

Emeklilikte Yaşa Takılanlar (EYT) kavramıyla tanışmamızı sağlayan 4447 sayılı Kanun’un yasalaşma süreci, dönemin Başbakanı Bülent Ecevit’in imzasıyla TBMM’ye sunulan kanun tasarısıyla başladı. 17 Ağustos Marmara depreminden yaklaşık bir ay önce, 12 Temmuz 1999 tarihinde Meclis’e sunulan kanun tasarısının gerekçesinde, emeklilik yaşının artırılmasına neden ihtiyaç duyulduğu ayrıntılı şekilde anlatıldı. Aslında her şey 1991 yılından sonra başladı. O yıl 128 bin lira fazla veren Sosyal Güvenlik Kurumu daha sonraki yıllarda açık vermeye başlamıştı. 1992 yılında ilk defa 2 milyon 556 bin lira açık ortaya çıktı. Sonraki yıllarda katlanarak devam eden açık, 1998 yılında 597 milyon liraya ulaştı. Oysa ki 1992 yılına kadar bütçeden SSK’ya hiç para aktarılmıyordu. SSK tüm emekli aylığı ödemelerini ve sağlık harcamalarını, topladığı primlerden finanse ediyordu. Kurumun inisiyatifi dışında hükümet kararıyla getirilen sosyal yardım zammı gibi yüklü ödemeler de doğrudan SSK'nın üzerine yıkılıyordu. Sosyal güvencesi olmayan vatandaşlar kısa süreli bir işyerinde SSK'lı gösterilip kanser ve diğer ağır hastalıkların tedavisi SSK üzerinden karşılanıyordu. Bir de buna Süleyman Demirel hükümeti döneminde emeklilikte yaş şartının kaldırılması eklenince ve kadınlara 20 yıl sigortalılık ve 5000 prim günüyle, erkeklere de 25 yıl sigortalılık 5000 prim günüyle emekli olma hakkı tanınınca olanlar oldu 5000 prim gününü dolduran ve 18 yaşında işe giren kadınlar 38 yaşında, erkekler ise 43 yaşında emekli olmaya başladı. Bu da sosyal sigorta sisteminin yeniden gözden geçirilmesi gereğini ortaya koydu. Zaten sonraki süreci hepimiz ya kendimiz ya ailemizin bir ferdi için yakından izlemeye başladık. Dolayısıyla AK Parti hükümeti “kucağında” bulduğu bu sorunu muhalefetin de desteğiyle dün itibariyle çözmüş oldu ve Resmi Gazete’de yayımlanan kararla EYT’de mutlu sona ulaşıldı. Ancak burada da vatandaşlar şöyle bir sorunla karşılaşıyor, e-devlet emeklilik başvuru sistemine erişilemiyor, SGK binaları ise deyim yerindeyse ana-baba günü. Bu durumda tek çözüm yolu başvuruyu iadeli taahhütlü posta ile tamamlamak olsa gerek!

Muğla B.Şehir Bld. Başkanı Sn.Gürün uyarıyor

"Muğla'da ve tüm Türkiye'de su feryadı başlayacak.” Bu uyarı dolu sözler Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Sn. Osman Gürün’e ait.  Devlet Su İşleri'nin (DSİ) Muğla'da planladığı ancak henüz yapılmayan 13 baraj projesinden bahseden Gürün, “bu barajlar şu an yapılmış değil. DSİ ileriye dönük bir planlama yaptı ama o planı uygulama durumunda değiller. Bir barajın imalatı, barajın kapasitesi ve büyüklüğüne göre en az 3-5 sene süren bir şey. Kuraklık geldi benim kapıma dayandı ama bunların kararı çoktan alınmasına rağmen yapımı gerçekleştirilmedi" dedi. Gürün, "yakın bir gelecekte Muğla'da ve tüm Türkiye'de su feryadı başlayacak. Yağmur ve su eksikliği kapımızı çaldı. Bunun iki büyük etkisi; bir, orman yangınlarının daha da yüksek seviyede risk alması, doku kurumuş vaziyette. Bir diğer etki, susuz kalma durumudur.

Suyu, denizden kova ile almıyoruz. Yağmur yer altını beslemezse benim suyu bulma imkanım yok. Benim özel görüşüm; Muğla'da şu mevsimde konutlarda, villalarda havuz yapılması yanlış. Havuzların kapatılıp çiçek bahçesi haline gelmesi lazım. Yağmur suyunun toplanması ile ilgili bakanlığın çıkardığı yönetmeliğin derhal uygulanması gerekiyor. Yağmur sularının toplanarak bazı ihtiyaçlarla ilgili, acil giderilmesi lazım. Örneğin yağmur suyunun rezervuar suyu olarak kullanılmasında fayda var. İçme suyunu biz rezervuarda kullanıyoruz. Bunun mutlak yapılması lazım” diyerek geleceğe ilişkin uyarılarda bulundu. Biz de bu tehlikeye dikkat çekmek istiyoruz.
İyi bir hafta sonu dileğiyle...