Dünkü yazımızda Muğla ve ilçeleri bazında 28’nci dönem milletvekilliği seçim sonuçlarını yazmış ve Cumhurbaşkanlığı seçimi ilk tur sonuçlarını bugüne bırakmıştık. Artık pazar gününe neredeyse sayılı saatler kaldı. Seçmenler 14 Mayıs’taki seçimin ilk turunda ne şimdiki cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a ne de diğer aday Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na seçilme şansı vermemişti. Ancak parlamentoda ağırlıklı olarak Cumhur İttifakı’nın temsilini uygun görmüştü. Her ne kadar Muğla ve ilçeleri istisna olsa da...

Denge-denetleme kavramı devreye girer mi?

Aynı Muğlalı seçmenin Cumhurbaşkanlığı ilk turunda nasıl tercih yaptığına göz atacak olursak; Millet İttifakı’nın adayı Kılıçdaroğlu, Erdoğan karşısında Muğla genelinde açık ara önde götürdü seçimi. 448 bin 925 oy ve yüzde 62,90 gibi bir oy oranına ulaşan CHP liderinin karşısında Cumhur İttifakı’nın adayı olan Erdoğan 225 bin 948 oy ve yüzde 31,66’lık oy oranını ancak yakalayabildi. Seçimin kilit ismi ATA İttifakı adayı Sinan Ogan da 34 bin oy ve yüzde 4,77 oy oranıyla pazarlık yapabilir duruma gelmişti ki daha sonra ikinci tur için tercihini Cumhur İttifakı’ndan yana kullanacağını açıkladı. Aynı ittifak çatısı altında yer aldığı Zafer Partisi ise Millet İttifakı’nı destekleme kararı aldı. Yani pazar günü seçmen bu değerlendirmeler ışığında bir kez daha sandık başına gidecek ve Türkiye’nin 13’üncü cumhurbaşkanını seçecek.  Tarihe not düşmek için tekrar 14 Mayıs’a dönersek Muğla’nın ilçelerinde Cumhur İttifakı ‘nın ağırlığı fazlasıyla hissedildi. Sadece Seydikemer ve Kavaklıdere’de Erdoğan önde çıktı. Seydikemer’de 23 bin 885 oy ve yüzde 55,66 oy oranına ulaşan Erdoğan, Kavaklıdere ilçesinde de 4 bin 390 oy ve yüzde 57,21’lik oy yüzdesiyle yarışı önde tamamladı. Geriye kalan tüm ilçelerde Kılıçdaroğlu’nun belirgin üstünlüğü göze çarpıyordu. Bakalım Pazar günü tüm Türkiye’de ve tabi ki Muğla’da durum ne olacak. Bir tarafta “denge-denetleme “ kavramıyla parlamento çoğunluğunu alan Cumhur İttifakı’ın karşısında Kılıçdaroğlu’nun seçimi kazanması için verilen bir çaba, diğer tarafta da 21 yıllık iktidar olmanın avantajlarıyla yola devam etmek isteyen bir Erdoğan. Bekleyip göreceğiz... Tamam mı devam mı...? Pazar günü akşam saatlerinde seçmenin kararı belli olacak.

Biraz da tarih, cehalet ve bilim üzerine;

Sizi bir hayli geriye götürelim. Tam 520 yıl öncesine... Dünyada coğrafi keşiflerin başlangıç noktasındaki isim olarak anılan ünlü kaptan ve kaşif Kristof Kolomb, 1503 yılının yaz aylarında gemilerin zorunlu tamiratı için Jamaika'ya uğrar. Oradaki yerliler tamirata yardımcı olur, gemi tayfasına yiyecek içecek verir. Ancak tamirat aylarca bitmez. Üstelik gemi tayfası, yerlilerin yiyeceklerini yağmalar. Bu duruma kızan yerliler, yardımı ve yiyeceği keser. Çaresiz durumdaki Kolomb, gemilerde bulunan takvimi karıştırırken, ertesi gün Ay tutulması olduğunu öğrenir ve hemen yerlilerin şefine gider. Şefe, Tanrı ile haberleştiğini ve Tanrı'nın yardımın kesilmesine çok kızdığını, bu kızgınlığını da Ay'ı kan kırmızıya çevirerek göstereceğini söyler. Ertesi gün akşam Ay tutulması başlar ve Ay'ın rengi tutulmadan dolayı kızıla döner. Kolomb'un oğlu, o anı günlüğüne şöyle yazmış: "İnleme ve feryatlarla birlikte, her yerden gemilere doğru geldiler, yiyecek ve içecekler getirdiler, Tanrı'ya onları affetmesini söylemesi için amirale yalvardılar.” Kolomb kum saatine bakar, 48 dakika süren tutulma bitmek üzeredir. Onlara Tanrı'nın kendilerini affettiğini ve Ay'ı birazdan normal rengine çevireceğini söyler. Tutulma biter, Tanrı tarafından affedilen yerliler de mutludur, evrenin işleyişini bilen Kolomb tek bir not düşer seyir defterine: "Cehalet, her zaman köleliği getirir." Haziran 1503